CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRKİYE

23 Nisan 1920'de Türkiye Devleti kuruldu Osmanlı devleti içinde.
Başkent Ankara. Lider Mustafa Kemal.
29 Ekim 1923'te yeni Türkiye'nin rejimi Cumhuriyet olarak belirlendi, ilan edildi.
Aynı zamanda Türkiye üzerinde Osmanlı hanedanı ve rejiminin etkisi sonlandırıldı.
1299 da başlayan İlay-ı Kelimetullah bayrak edinen Devlet-i Ali Osmani, yine bir Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti tarafından 29 Ekim 1923'te sonlandırılmış.
Osmanlı hanedanının liderliğindeki Devleti Ali Osmani 624 yıl yaşadıktan sonra yüz yıl önce yıkılmış, tarihe karışmış.
Atatürk liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti kurulalı yüz yıl oldu.
29 Ekim 1923 dönüşüm, değişim noktası. Osmanlı ile bayrak değişimi.
Osmanlı da bizim, Cumhuriyet de bizim.
Osmanlı dünümüz, Cumhuriyet bugünümüz.
......
1299'da kurulan Osmanlı Devleti Ali, üç kıtaya hükmetti. Dünyanın en büyük devleti oldu.
1453'te dünya lideri oldu ve bu liderliğini 1699'a kadar sürdürdü.
1699 ile 1839 arasında (40 Yıl) küme düşmemek için çok mücadele etti.
Sonunda kendini yenilemede başarılı olamadı ve Tanzimat Fermanı'yla batı girdabına resmen girdi.
1839 ile 1878 arasında emperyalist batılı devletler Osmanlıyı iyice hırpaladılar ve küçük küçük parçalar kopardılar.
93 Harbinde Rusya Türkiye'nin üzerine kabus gibi çöktü ve Balkanlar ile Kafkaslardan ilerleyerek Osmanlıyı yıkma noktasına geldi.
Abdülhamit'in siyasi manevrasıyla yıkılmaktan kurtulan Osmanlı, yenileşme konusunda büyük adımlar attıysa da yeterli olmadı. Abdülhamit'in gayreti sadece yıkılışı geciktirdi.
Osmanlıyı Rusların elinden kurtaran İngiltere ve Fransa'nın Osmanlıyı kendilerinin yıkma ve paylaşma planları vardı.
Bu plan 1909'da 2. Abdülhamit hanın tahttan indirilmesiyle uygulamaya kondu,
1918'de Osmanlın in eli kolu ayağı kesilmiş ve diz çöktürülmüştü.
Belki de İngiltere ve Fransa, Osmanlı'nın bu kadar kolay yıkılacağını tahmin edememişlerdi. Ekonomilerindeki kriz ve salgın hastalık Osmanlıyla birlikte Türk ve Müslüman milletini topyekûn soykırıma tabi tutmalarını engelledi.
Osmanlı ve İslam topraklarında yeni bir sömürge rejimleri kurmak daha çok işlerine geldi.
Böylece tüm İslam topraklarında küçük küçük devletler kurduruldu, sınırları, rejimleri ve yönetim sistemleri kendi işlerine gelecek şekilde ayarlandı, başlarına da kendilerine tam itaat edecek krallar ve diktatörler konuldu. Osmanlı toprakları üzerinde birbiriyle sorunlu onlarca devlet kurduruldu. Sınırlar arasına aşılmaz engeller konuldu. Halkların iletişimleri yasaklandı ve her bir devletin sadece kendi halkına hakim olması, başka devletlerle asla ilgilenmemesi sağlandı.
Osmanlı'nın ana gövdesinin yer aldığı Anadolu da işgal edilip dört beş parçaya bölündü.
Anadolu'daki halk bu kadarını kabullenemedi ve ilk direnişi Ege'nin kahramanı Aydınlı Yörük Ali Efe İngiliz desteğindeki Yunan'a karşı başlattı.
Terhis edilmemiş tek ordunun bulunduğu Erzurum'dan başlayarak yeni bir devletin temellerini Gazi Mustafa Kemal liderliğindeki Kuvay-ı Milliye attı.
Ankara'yı Başkent yaparak Türk Milletini toparlayan yeni devlet ilk olarak Yunanı Batı Anadolu'dan çıkarttı. Sonrasında Fransızlarla, İngilizlerle, Ruslarla yapılan anlaşmalar sonucu bugünkü sınırlar içinde Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Yeni cumhuriyeti bekleyen bir çok zorluklar vardı. Başta halk fakir ve bitap vaziyetteydi.
Ülkeyi çevreleyen düşmanların arzuları ve hırsları hala devam etmekteydi.
Nitekim çok geçmeden ikinci dünya harbi çıkartılarak Osmanlı'dan boşalan dünya hakimiyetini eline geçirmek isteyen emperyalist devletler birbirine girdi.
Sonuçta ABD önderliğindeki emperyalist blok savaşı kazandı ve dünyada yeni bir sömürü düzeni kurdu.
Türkiye bu emperyalist devletlerin hışmını üzerine çekmeden gelişmek ve kalkınmak zorundaydı. Bu da hiç kolay değildi.
İlk denemeyi yapan Adnan Menderes idam edilerek bunun bedelini ödedi.
Büyük bir kalkınma hamlesi planları yapan Necmeddin Erbakan sürekli baskılandı ve yetkili olması engellendi.
Bir deneme yapan Özal zehirlenerek şehit edildi.
En son olarak Erdoğan yeni bir denemeye girişti. Başına olmadık işler getirildi, defalarca ölümcül tuzaklardan kurtuldu.
İşte bu sırada Allah, Selçuk Bayraktar eliyle Türkiye'ye bir şans daha verdi.
Selçuk Bayraktar Savunma Sanayiinde bir devrim yaparak başarılması hayal bile edilemeyenleri başardı.
Savunma Sanayiinde bir gelişim iklimi başlatıldı.
1923 te ilan edilen Türkiye Cumhuriyetini yaşatacak, ilelebet payidar edecek şey, muasır medeniyetlerin üzerine çıkmak ve ülkemizi, topraklarımızı, devletimizi, insanımızı ve değerlerinizi koruyabilecek savunma sanayine sahip olmamızdır.
Türkiye bugün bu yola girmiş, çok mesafeler kat etmiştir.
Türkiye'nin bu gelişim sürecini tamamlayabilmesi için on yıllık bir barış sürecine daha ihtiyacı vardır.
İnşallah bize kurulan tuzaklara basmadan on yılı tamamlayacak ve geleceğimize güvenle bakacağız.
Allah bu millete zeval vermesin.