Sir Winston olayında madalyonun öbür tarafı

Geçtiğimiz hafta sonu Nazilli’de bir sivil polis memuru ve gazetecinin darp edildiği olay gündeme bomba gibi düştü, herkes bu olayın şaşkınlığını yaşadı.
Haber ilk andan itibaren bir mekanda sigara denetimi yapıldığı sırada alkollü bir müşterinin polisi darp ettiği, yaşanan olayı görüntüleyen bir gazetecinin de iş yeri çalışanları tarafından zor kullanarak elindeki görüntülerin silindiği şeklinde idi.
Peki gerçekten yaşananlar öylemi oldu? Sir Winston olayı akıllara birçok soruyu da beraberinde getirdi. Şimdi akıllara gelen o soruları birlikte soralım.
Sir Winston Pub adlı işyeri yasalar çerçevesinde açılmış,her türlü ruhsatı,izni almış ve hizmet vermeye başlayan bir işletme olarak karşımıza çıkıyor.Bu işletme hizmete başar başlamaz geçtiğimiz hafta sonu ‘’4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda değişiklik yapan 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, TBMM'de 3.1.2008 tarihinde kabul edilmesi üzerine bu kanunla beraber kapalı mekânlarda tütün ürünlerinin tüketilmesi yasaklanmıştır.’’ maddesi uyarınca denetime tabi tutuldu.
Peki denetim yapmaya yetkili kurumlar olan Nazilli Kaymakamlığı’na,Nazilli Belediyesi’ne, Nazilli İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne, Nazilli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne şimdi sormak istiyorum.1 Ekim 2023 ile 17 Kasım 2023 tarihleri arasında Nazilli’de sigara içmenin yasak olduğu kapalı alanlara yönelik kaç adet denetim yapıldı? Kaç işyerine ve kişiye cezai işlem uygulandı? İlgili kurumlar bu soruya umarım belgeli bir şekilde cevap verir.
Lokantalar, Nargile Kafeler, Eğlence Mekânları ve Gece Kulüplerinde Denetimin nasıl yapılacağı yasaya göre şu şekilde belirtilmiş;
• Denetim ekipleri gidilen her işletme için “4207 sayılı Kanun Uygulamalarını
• “İzleme Formu” nu eksiksiz olarak dolduracaktır.
• Bu formlar İl Tütün Kurulu Sekretaryası (İl Sağlık Müdürlükleri) tarafından muhafaza edilecektir.
• En az 2 iki kişiden oluşan denetim ekibi olacaktır.
• Denetimler esnasında talep halinde göstermek üzere kimlik kartları taşıyacaklardır.
• Delil olarak, ispata yarar görsel dokümanlardan fotoğraf ve video kaydı yapabileceklerdir.’’
Peki o akşam denetim yapan ekiplerde ilgili yasada belirtildiği gibi denetim yapan personellerin kimlik kartları var mıydı? O gün denetim yapan personellerin ilgili kurum amirlerinden de bu soruya cevap beklemek sanırım en doğal hak diye düşünüyorum.
Gelelim ikinci aşamaya.Bu aşamada bu kez siz değerli okura sormak istiyorum. Kim olduğunu bilmediğiniz bir kişi sizi göğüs kafesinizden şiddetli bir şekilde itekliyor, yanınızdaki bir başka kişiyi de tekme atıyor ve hakaret ediyor. Hatta kim olduğunu bilmediğiniz kişinin tekme attığı kişi sizin oğlunuz.Bu durumu gördüğünüzde sizin tepkiniz ne olurdu? Bu soruya ne cevap verdiğinizi duyar gibiyim.
Peki gelelim olayın olduğu geceye. Kim olduğu belli olmayan bir kişi o gece bir müşteriyi göğüs kafesinden şiddetli bir şekilde itekliyor, bir başka müşteriye de tekme atıyor ve hakarette bulunuyor.Tekmeyi yiyen kişinin babası da tekme atan kişiye baba refleksi ile bir yumruk sallıyor sonra da ortaya çıkıyor ki yumruğu yiyen kişi sivil polis memuru.
POLİS VAZİFE VE SALȂHİYET KANUNU 4/A maddesine göre;
“Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir’’ diyor. Kanuna göre polis önce kendisinin polis olduğuna dair belgeyi gösterip ondan sonra karşı tarafa kimliğini sorabilir.Hatta üniforma olması polisin kimlik göstermeyeceği anlamına gelmez. Kanun yoruma açık değildir. Mevzuat ne diyorsa uygulanması gerekir. Aksi halde polis soruşturma geçirebilir. Kanun apaçık ortada iken peki o yumruğa maruz kalan kişinin üzerinde kimlik var mıydı? Polis olduğuna dair kimliğini gösterdi mi? Hadi bu soruya da cevap bekleyelim.
Şiddetin her türlüsüne karışıyız. Kabul ediyorum. Ama ya babalık refleksi ile ortaya çıkan koruma duygusuna ne diyeceğiz? Sizce evladını koruma duygusu ile atılmış yumruk öncesi o kişinin polis olduğu bilinse idi, aynı yumruk atılır mıydı? Bu soruya da nasıl bir cevap verdiğinizi duyar gibiyim.
Ayrıca hiçbir şekilde kabul etmediğimiz fiziki şiddete maruz kalan kişinin polis olduğunu bilmeden yapılmış bir hareket, neden ‘’ İşletmenin adı apaçık yazılarak ve olayda adı geçen kişilerin ismi alenen verilerek denetimde polise fiziki şiddet-darp uygulandı’’ şeklinde algıya sahne oldu? Cevabını bilen var mı? Herkes biliyor dimi?
Olay sadece de bununla sınırlı kalmadığı görülüyor.Yaşanan olayın üzerinden 5 gün geçiyor ve Nazilli Emniyeti olayın meydana geldiği işletmenin sağında ve solunda bulunan yolda yaklaşık 40-50 personelin katılımı ile alkol kontrolü yapıyor.Hatta ani bir bir şekilde işletmeye yeniden girip sigara kontrolü yapıyor ve o esnada sigara yakan bir müşteriye kapalı alanda sigara içtiği için cezai işlem uyguluyor.Bu uygulamadan nasıl bir sonuç çıkarmalıyız sizce?
Gelelim üçüncü aşamaya. Meslektaşımız da aynı gece hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimiz bir şiddete maruz kaldı. Kimler tarafından? İşletmede çalışan kraldan çok kralcı olan personeller tarafından. Bu durumun kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Bu tip kurumsal işletmelerde hizmet içi eğitimlerin ne denli önemli olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor. Bu tip işletmeler personellerine yaşanabilecek her türlü olayla ilgili dönemsel olarak sık sık eğitime tabi tutmayı öğrenmeliler.
Bir kişinin tutuklanması ile sonuçlanan Sir Winston Pub olayının perde arkasında yaşananlar işte tam da böyle sevgili okur.Hatta tüm bunlara eklenebilecek farklı konularda var ancak onlara ait deliller olmadığı için dedikoduya girer diye ben bu konulara değinmiyorum ama delilinin olmaması gerçek olmadığı anlamına da gelmiyor.
Konu artık Türk yargısında ve son sözü mahkeme heyeti söyleyecek.